7 Aralık 2012 Cuma

Sağlıklı yaşam esintilerine dair..

Yaşamımızda sağlıklı beslenme adına doğru bildiğimizi sandığımız yanlış bilgiler!

Sağlıklı beslenme, aslında doğduğumuz günden bu yana, bilinçli tüketimle alakalıdır. Bu şu demektir; Hepimizin oluşumundaki genlerimizi oluşturulan hücreler vardır.. Bu hücreler gelişimimizden, hastalığa, psikolojik etkenlerden, tepkilerimize kadar etki ederler.. Büyümemizi sağlarken sağlıklı beslenmenin yanında bu uyuyan hastalık hücrelerini uyandırmamız gereklidir.. Hastalıklı hücrelerinden kastım; sinir ve ruhsal sorunlardan, kansere kadar olan en basitinden, en uç hastalığa kadar... Çünkü bu hastalıklar dışarıdan virüsle bulaşmaz bize, varolan hücrelerin uyanmasıyla gelişir.. Bundan dolayı, aşağıda paylaşacağım bilgiler, bu hastalıkları indirgeme adına bir paylaşımdır..

Öncelikle yanlış bildiğimiz doğrular konusu, temel besin kaynağımız yağlar;

YAĞ: Marketlerden aldığımız, hakiki zeytinyağ diye, mısırözü, ayçiçek yağı gibi yağların fabrikasyon işlemlerden geçtikten sonra, trans yağ olduklarını ve sağlımıza ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu bilsek, kullanmazdık.. (bu arada bu tezlerle ilgili araştırma yapan bilimadamlarının isimleri ve kaynaklarını aşağıda tek tek belirteceğim..)
Yağlar; Omega-3, Omega-6 ve Omega-9 olarak ayrılır.. Bunlarla ilgili detaylı bilgiyi lütfen araştırın, ben sadece hangi yağda hangi faydalı molekülör isimler var onlara değineceğim. Omega-3; balık yağı, keten yağı, Omega-6; mısırözü ve ayçiçek yağı, Omega-9; Zeytinyağ ve fındık yağlarında bulunur. Bu yağların dışında, faydalı olan diğer yağ; tereyağıdır. Tabi bu yağların, fabrikasyon sürecinden geçmemiş olması önemlidir. Çünkü bu yağların, fabrikasyon sürecinden geçmesi, içindeki Omegaları azaltıp transit yağa dönüşmesiyle, uyuyan hücrelerimizi uyandırıp, sağlığımız ciddi tehditler vermesidir. Yağların kendi özelliklerine göre saklanma ve işlem görmelerine göre dayanıklılığını aşağıda belirtiyorum;

  • Zeytinyağ; çabuk bozulmaz, ısıya dayanıklıdır.
  • Balık yağı; çabuk bozulur.
  • Mısırözü ve ayçiçek yağı; açık havada bozulabilen bir yağ türüdür.
  • Tereyağ (bütrik asit); dayanıklı ve faydalı bir yağdır. ( Ben tereyağını zararlı ve çok ağır bulduğumdan tüketmezdim fakat öğrendiğim bilgilerle, vücudumuzda bulunması gereken, daha doğrusu vücudun ihtiyaç duyduğu, eksikliğinde belli sinir sistemlerine zarar verebilecek olması nedeniyle, tüketilmesi şart olan bir yağ türüdür.)
YUMURTA: Yağlarla ilgili bu kısa özetten sonra diğer tüketilmesi şart olan besinimiz yumurta. Kimi evde, yumurta çok haşlanır, hatta sarı kısmının kenarları yeşillenene kadar, kimi evde rafadan kıvamında akışkan olur. Bu iki pişirilme şekli de yanlış olup, çok haşlandığında besin değerine zarar verip kanser yapabilecek transit yağlara dönüşmesi ( bu arada lütfen transit yağı araştırınız), az pişmesiyle de fayda sağlanmamaktadır.. Asıl önemli olan, yumurtanın kayısı kıvamında haşlanması veya doğal tereyağında, kısık ateşte pişirilmesidir..

ŞEKER: Şekerin varolduğu besinler; bal, reçel, pekmez, meyve, meyve suları... bu besinlerin fabrikasyon sürecinden geçmesiyle glikoz ve fruktoz değerlerinin sağlığımıza ciddi oranda zarar vermesidir. Doğal olmayan hiçbir şekerli besini kullanmamak, daha uzun ömürlü ve sağlıklı yaşamamızı sağlar.. Meyve bile, fruktoz değeri bakımından günde en fazla 2 tane tüketilmelidir. Tabi, sabit bir kiloda kalıp kilo almamak adına.. 

KOLESTEROL: Doğru bildiğimiz diğer bir yanlışta, kolestorelün zararlı olduğu bilgisidir..
Kolesterolün anlamı; kolesterol zengini yiyecekleri hiç ağzımıza koymasak bile karaciğer ve bağırsakların iç yüzünü kaplayan zar dokusu, her gün sürekli bir şekilde 2.5 gr taze kolesterol üretir. Yani ne yaparsak yapalım, insan organizmasında her gün 2.500 mgr taze kolesterol bulunur. Kolesterol insan vücudunun ürettiği en güçlü antioksidandır. Stres hormonunun ana maddesi kolesteroldür, bu nedenle stresli kişilerin kolesterolü koruyucu olarak yükselmektedir. Bu nedenle, stresli kişilerin kalp krizi geçirmelerinin nedeni de kan kolesterolü değil, aşırı stres olduğu bildirilmiştir. 1
Serbest oksijen radikallerinin, atar damarların iç yüzeyindeve tüm vücutta yaygın bir şekilde meydana getirmiş olduğu zedelenmenin düzeltilmesi amacı ile karaciğer fazla miktarda kolesterol yapımına başlar.  Kolesterol eksikliği; sinir sisteminde, depresyonda büyük rol oynar. Yani, kısaca; yüksek kolesterolden korkmayıp, asıl korkutanın karaciğeri yağlandıran yüksek kan şekeridir.

KIRMIZI ET: Kırmızı et kolesterol düşmanı olarak görülse de, bu da yanlış bildiğimiz bilgilerden biridir. Çünkü kırmızı et fazla tüketilmediği müddetçe çok faydalı ve vücudun ihtiyaç duyduğu besindir.  Önemli olan inek, koyun, kuzu gibi hayvanların nasıl besletildiği ve nasıl pişirildiğidir. Mesela; ABD'de sığır (buffalo) ve domuz hayvalarının kesiminde kanları akıltılmaz ve bize göre farklı bir saklama koşulları vardır.. Bu ülkede etler 3-4 parmak kalınlığında tüketilip, üzerine de mangalda pişirildiğinde trans yağları olarak çok tehlikeli besin haline dönüşürler. Kanser nedeni olan trans yağlarıdır. Kırmızı etin kanser yaptığını bildiren çalışmaların yapıldığı ABD gibi ülkelerde, ülkemizde olduğu gibi, kuzu, keçi, koyun ve dana etleri tüketilmez. ABD'de aşırı miktarda sığır ve domuz eti tüketilir. En önemlisi de, bu hayvanlar büyüme ve yağlanma hormonu ile yağlandırılıp, geliştirilirler. Suni yemlerle beslenirler. Bu hayvanların etleri içinde oluşmuş olan 'stearik asit' ve trans yağlar asıl kanser nedenidir.
Burada da asıl önemli olan, Kırmızı etden korkmayıp, karaciğeri yağlandıran şekerler ve meyvelerden korkmaktır.

KURUYEMİŞ: Kuruyemiş ailesinden de en faydalı olmazsa olmaz olanlar, yer fıstığı, ceviz, fındık, bademdir. Bunları da meyve yerine tüketilmesi büyük önem taşır..

Bu besinlerin dışında tabi ki en önemli olanda spor! Bununla ilgili daha önce bir blog mevcuttur. :))

Kısaca sizlerle bildiğim bilgileri paylaşmak istedimm.. Sağlıklı ve uzun ömürlü mutlu yaşam dileğiyle..




Demet.


1- Kendrick M., the gerat Cholesterol Con: THE TRUTH ABOUT WHAT REALLY CAUSES HEART DISEASE AND HOW TO AVOID IT. Published by John Blake Pub. Ltd., London W14 9PB, England,2007

(diğer terimsel bilgiler; Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay tarafından bilgilendirilmiştir. )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder